17 Eylül 2012 Pazartesi

NASIL BİR EBEVEYN OLMALIYIM?

Burda yazılanlar daha çok kendime bir derleme Adenim... bazen zorlanırsam destek amaçlı bir kaynak diyelim..nasıl yöntemler kullanılıyoru araştırırken bulduklarım: MONTESSORİ YÖNTEMİ: M. Montessori, çocukta özel bir yeteneği kazanmayı sağlayan ve bu yeteneğin kazanılması ile son bulan duyarlılık dönemlerini keşfetmiştir. Bu duyarlılık dönemlerinin gereklerine göre davranılmayınca yeni bir yeteneği keşfetme olanağı yitirilecektir. Elbette bu yetenek daha sonra tekrar kazanılabilir ancak duyarlı dönemlerde olduğundan çok fazla çaba gerektirir. Bu duyarlılık aşamaları ve yaş dönemleri şöyledir: Hareket (0-1 yaş), dil (0-6 yaş), küçük nesneler (1-4 yaş), düzen (1-2 yaş), müzik (2-6 yaş), zarafet ve kibarlık (2-6 yaş), duyuların incelik kazanması (2-6 yaş), yazı yazma (3-4 yaş), okuma (3-5 yaş), uzamsal ilişkiler (4-6 yaş), matematik (4-6 yaş). Bu duyarlılık dönemlerinde çocuk yetişkinin bilinçli zihninden farklı olarak “emici zihin” olarak adlandırılan bilinçsiz bir aşamada öğrenecektir. Çocuk, duyarlılık dönemlerinde bu konuları çok daha kolaylıkla öğrenebileceği için Montessori anaokullarında akademik çalışma önemlidir. Duyarlı aşamalarda emici zihin yoluyla öğrenmeye en güzel örnek, bir çocuğun anadilini öğrenmesidir. Dil için duyarlı aşama olan 0-6 yaş döneminden sonra öğrenilecek herhangi bir dil ne anadilin kolaylığıyla ne de onun kadar iyi öğrenilebilecektir. Oysa 0-6 yaş döneminde çocukların 2-3 dili birden kolaylıkla öğrendiği görülmektedir. Montessori Metodu çocuğun bağımsızlığına büyük önem verir. Çünkü özgürlüğü iyi kullanabilmek için bağımsızlığa ihtiyaç vardır. Bu nedenle, Montessori eğitim çevresi de çocuğa bağımsızlık kazandıracak şekilde tasarlanmıştır. Çocuğa yetişkinlerce yapılacak gereksiz yardım, onun bağımsızlık kazanması önündeki en büyük engeldir. Oysa yetişkinlerin büyük çoğunluğu, çocukların kendi başına birçok eylemi gerçekleştiremeyeceğini düşünerek onlara yardım eder, yapamayacağını düşündükleri eylemlerde ise onları engellerler. Bu bir yandan çocukları yetişkine bağımlı kılarken bir yandan da onların kendiliğinden etkinliklerini yok eder; kendilerini ve çevrelerini keşfetmelerini engeller. Bu nedenle Montessori öğretmeni sınıfta pasiftir ve çocuğa gereksiz yardımda bulunmaz. Güzümüzde anaokulları Montessori Metodu’ndan etkilenerek çocuk boyutunda tasarlanmış sınıf mobilyalarını kullanmaktadır. Bu uygulama çevrenin çocuğa değil, çocuğun çevreye hakim olmasını sağlayarak ona bağımsızlık kazandırır. Ancak Montessori Metodu’nda bu uygulama sadece mobilyalarla sınırlı değildir. Hatanın kontrolünü içeren materyaller, duvarlardaki pano, resim vb.nin göz seviyesine asılmış olması, çocukların yemek saatlerine aktif olarak katılarak sofranın hazırlanmasına, toplanmasına ve yemek sonrası temizliğe katkı sağlamaları, sınıfın temizliğinden sorumlu olmaları çocukların çevreye hakim olmalarına ve bağımsızlık kazanmalarına katkı sağlayan önemli uygulama örnekleridir. Aynı uygulamaların ev yaşamında da yapılması gerekmektedir. Özellikle küçük çocuğun yetişkin yardımına olabildiğince az ihtiyaç duyacağı bir ev çevresi yaratılmalı ve çocuk eylemlerini kendi başına yapması için özgür bırakılmalıdır. Metodun okul öncesi ve ilkokul aşamalarında en önemli unsurlarından birisi özel olarak tasarlanmış materyallerdir. Bu materyaller öz kontrol yoluyla oto eğitime yol açar ve ardıl etkinlikler aracılığıyla çocuğun uzmanlaşmaya doğru yol almasına yardım eder. Materyallerin her biri hatanın kontrolünü içerdiği için çocuk öğretmen yardımı olmadan kendi başına çalışabilmektedir. Öğretmen yeni bir materyal için hazır olan çocuğa, özel bir sunum yöntemiyle materyali tanıtır. Bu tanıtım materyalin raftan alınmasından, daha sonra kullanacak öğrenci için rafa uygun bir şekilde geri yerleştirilmesine kadar tüm aşamaları içerir. Öğretmen materyali sunduktan sonra çocuk bu materyalde uzmanlaşana kadar kendi başına veya kendiliğinden oluşmuş küçük gruplarla beraber çalışacaktır. Öğretmen ise çocuğun çalışmasını gözlemleyecek ve kaydedecektir. Montessori materyalleri günlük yaşam, duyusal, kültür, dil ve matematik müfredat alanlarına göre çocukların ulaşabilecekleri raflarda, basitten karmaşığa doğru yer alırlar. Montessori sınıfında her materyalden yalnızca bir set vardır. Bu çocuklar arasında, açıkça talep edilmediği halde bir birlik ruhu geliştirir. Çocuk başkasının çalıştığı bir materyalle çalışmak için, onun işini bitirmesini beklemek ya da kullanmak için izin istemek zorundadır. Bu durum çocukların sürekli aynı materyallerle çalışmasını da engeller. Ortalama 25 kişinin bulunduğu bir okul öncesi sınıfında herkes farklı materyallerle çalışacağı için, çocuğun, materyallerin arkadaşları tarafından kullanımını izleme fırsatı da olacaktır. DOĞAL EBEVEYNLİK VE NAOMİ ALDORT’UN YAKLAŞIMI Kavramın kurucularından Doktor William Sears’in orijinal ifadesi “ Attachment parenting” yani doğal ebeveynlik tanımı şöyle: “Ebeveynlik daha önce hiç gitmediğimiz bir ülkeye yolculuk gibi. Ülke hakkında rehber kitaplar okur, daha önce oraya gidenlerden bilgi alırız. Ancak o ülkeye vardığımızda oranın rehber kitaplarda olduğundan çok daha farklı olduğunu, bazen harika vakit geçirip, bazense ilk uçakla geri dönmek istediğimizi fark ederiz. Bebeğimiz doğduğunda da bazı şeyleri okuduklarımızdan tanısak da bazen sanki bambaşka bir yolculukta hissederiz kendimizi. Ancak nasıl yolculuk, o ülkede kaldıkça, çevreyi keşfettikçe kendimizi daha rahat ve daha iyi hissetmekse, ebeveynlik de bir anlamda bebeğimizi tanıyıp, onun sözsüz verdiği ipuçlarını anlayıp cevap verdikçe hem kendimiz hem de bebeğimiz hakkında öğrendiğimiz bunca şeyle yepyeni bir dünyaya kapı açmamızdır.”Doğal ebeveynler neler yapıyor ? -Çocuklarının kendi ihtiaçlarını en iyi kendilerinin bildiğini düşünüp ona göre hareket etmeye özen gösteriyorlar. Yani doğal ebeveynler çocuklarını gerçekten dinliyorlar. -Türkiye için çok yeni bir tartışma olsa da yeni doğan bebeklerine aşı vurulmasına belirli yaşa kadar izin vermeyip, erteletebiliyorlar. -İlk 3 yıl çocuklarıyla uyuyor ve anne-çocuk bağının önemine ciddi bir şekilde inanıyorlar. -Bebeklerini maksimum sürelerde emzirmeye çalışıyorlar. -Katkı maddesi ve koruyucu madde içeren gıdaları evlerine sokmuyorlar. FERBER YÖNTEMİ Bebeğimize rutini uyguladıktan sonra, makul bir saatte bebeğimizi yatağına koyuyoruz. Ona iyi geceler diliyoruz. Hatta anahtar bir kelime belirleyip her gece bu kelimeyi özellikle kullanmaya dikkat ediyoruz. Uyku, dodo, ne olursa.. Sonra kapısını kapatıp odadan çıkıyoruz. Birkaç dakika sonra bebek ağlamaya başlayacak. Çünkü daha önceki yöntemleri istiyor olacak. İşte burada çok kararlı olmanız lazım. Bebeğiniz 3-6 ay arasındaysa, bu ağlama seansları çok uzun sürmeyecektir. Bize düşen ise, saat tutarak her 5 dakikada bir odaya girmek, herşeyin yolunda olduğunu görmek. Elinize almayın. Ben şşşşş sesi çıkartıyorum, sakinleşiyor. İçeride kalma süresi en fazla 1 dk sürmeli. Sonra tekrar çıkıyoruz. Bir sonraki ziyaret 6 dakika sonra olmalı. Daha sonraki 7dk.. Bu şekilde gidiyor.Alp'e bunu uyguladığımızda, Alp ilk gün 15 dakika ağladı. Sonra uykuya daldı. Bir sonraki gün 20 dakika ağladı. (2.gün çok uazayabiliyor). 3. gün ise sadece 5 dakika ağladı.4.günde sadece mız mız yaptı, ağlamadı. O zamandan beri yatağına bırakınca ağlamıyor, sadece bazen mız mız ediyor ama kendi kendine uykuya geçiyor.Biz Türk milletine bu yöntem genellikle çok ters geliyor. Çocuk ağlatılmaz denir hep. Ama bu yöntemi uyguladığınızda olan şey, bebeğiniz kendi kendine uykuya dalmayı ögreniyor. Bunu çok küçükken yaparsanız, bebeğiniz sabah gülücüklerle uyanıyor. Psikologlar, yöntemin hiçbir zararının olmadığını söylüyorlar. İnşallah öyledir!Bu arada bebeğinizin gece uyanmaları devam edecektir. Ancak bu metodu uygulamaya başladıktan sonra, yavaş yavaş uyanmaların saati ileri kayacak ve zaman içinde yok olacaktır. Bu gece uyanmaları için şunu yapabilirsiniz: Eğer gece hala besliyorsanız, yavaş yavaş beslenmelerin miktarını azaltın. Meme veriyorsanız, dakika yöntemi ile, biberon ise ml olarak azaltın. Merak etmeyin, azaltılan miktar yavaş yavaş olduğu sürece, gündüz beslenmesine eklenecektir. Ama birden kesmeyin, bu fazla haşin bir yaklaşım olur. Eğer bebek 2 kez uyanıyorsa bunu önce 1 keze indirip sonra da yok edebilirsiniz. Bu uyanmalarda ise, bebeği uyutmak için yine eski yöntemlere dönebilir veya yine Ferber metodu uygulayabilirsiniz. Ama gecenin bir saatinde, ev cok sessizken bebeğin ağlamasına tolere etmek cok zor. Alp'de durum şöyleydi: Alp geceleri kalkmaya devam ediyordu, ben de beslemeye. Ama süreyi azaltıp sonunda 5 dk'ya indirdim. Sonra Alp kalkmayı kendiliğinden ileri saate alıp yok etti. Fakat neden bilmiyorum, 1 hafta sonra tekrar uyanmaya başladı. Bu yüzden karar verdik. Artık meme için uyanmadığına göre, alışkanlıktan olabilirdi. Tekrar Ferber uyguladık. 1.gün 15dk, 2.gün 35 dk, 3.gün ise 5 dk ağladı. Artık uyanmıyor. Arada sırada 6'da uyandığı oluyor ama sonra geri uyuyor. Kendisi uykuya dalmayı öğrendiği için problem olmuyor. Gece uykuları düzene girince, gündüz uykularında da aynı şeyi yapmaya başladık. Hiç sallamadan, rutinini uygulayarak, daha kısa, Alp'i yatağına bırakıyoruz. Alp bazen itiraz ederek, bazen etmeden uykuya dalıyor. Oldu ki itiraz etti, ağlıyor, o zaman fazla ağlatmadan alıp, "demek uyumayacaksın" diyoruz. İçeri götürüyoruz, 15 dk sonra tekrar koyuyoruz yatağına. Bu genelde işe yarıyor. Ferber metodunda önemli bir nokta: Dayanıklı olmanız şart .Eğer bebeğiniz 30 dk ağladıktan sonra dayanamayıp yataktan alırsanız, bir daha bu eğitime vermeye karar verdiğinizde bebeğiniz en az 30 dk ağlayacaktır. Çünkü siz ona "30 dk ağlarsan seni alırım, pes ediyorum" mesajını vermiş oluyorsunuz. Bu yüzden kararlı değilseniz, siz veya eşiniz dayanamayacaksa lütfen bunu yapmayın.. Buna kartopu etkisi deniyor. 30 Dk üstüne bir 30 dk daha ağlayabilir, süre böylece uzayıp gider. CO-SLEEP YÖNTEMİ(YAKIN UYUMA) Bebeğinin ağlamasına dayanamayan ve kararlı olamayan anneler için Yakın Uyuma Yöntemi oldukça başarılı bir yöntem olarak kabul edilir. Bu yöntemi tercih eden anneler, bebeklerine olabildiğince yakın uyumalılar. Bebeğin yatağını, anne babanın yattığı oda içerisinde bulundurmak, bu yöntem için bir diğer uygun seçenek olabilir. Yakın Uyuma Yöntemi, özellikle ilk birkaç ay yaygın olarak kullanılan bir yöntemdir. Ancak bazı araştırmalar göstermiştir ki bu yaygınlık bebeğin yaşı büyüdükçe değişmeye başlar. Araştırmalara göre 1 aylık bir bebekle aynı yatağı paylaşan ebeveynlerde, yorgunluk hissi daha azken 3 aylık bir bebekle aynı yatağı paylaşan ebeveynin daha çok yorgunluk hissettiği bulunmuştur. Ebeveynlerin bebekleri ile aynı odada uyuması değişik sebeplere bağlıdır. Bunlardan biri bebeğin geceleri ebeveynine yakın uyumasının önemli olduğu düşüncesidir. Diğer sebepler ise zorunluluk hali olabilir. Örneğin küçük bir evde yaşıyor ve bebeğinize ayrı bir oda ayıramıyorsanız, yeni doğan bebeğinizi kardeşi ile aynı odaya koymaya hazır hissetmiyorsanız ya da kalabalık bir ailede yaşıyorsanız. Bazen de ebeveynler, bebeğin uyku problemlerini çözebilmek adına onlarla birlikte uyumayı tercih eder. Geceleri sürekli uyanmak ve bir diğer odaya gitmek, ebeveyni yorduğu için bebeği yanlarına almak, bu uyku modeline yol açan etkenler arasındadır.Bu uyku biçiminde üzerinde durulması gereken, bebek ile aynı yatağı paylaşmak değil ancak bebeğin beşiğini ya da yatağını kendi yatağınıza olabildiğince yakın tutmak olabilir. Çünkü bebekle aynı yatağı paylaşmak bir takım risk faktörleri doğurur. Bebekle beraber uyuma fikri ebeveynlerin hoşuna gider. Çünkü uyandıkları an bebeklerini hemen yanlarında görmek hoşlarına gider. Bebeği yanında uyuyan bir anne, gece uyanması yaşayan bir bebeğe anında destek olarak, güven problemi yaşamasına engel olur. Bunun dışında, gece, uykusu bölünen bir anne için yanında uyuyan bebeği emzirmek her zaman daha kolaydır. Bebek ile aynı yatağı paylaşmak, onunla daha çok vakit geçirmek olarak görülür. Anne ile bebeğin birlikte uyumasının yukarıda saydığımız gibi olumlu özellikleri olduğu gibi, olumsuz özellikleri de vardır. Yatakta rahatsız uyuyan ya da çok hareketli uyuyan bir bebekten ebeveyn etkilenebilir. Bebek hareketlenmeye başladığında tekme atar, döner, uyuma pozisyonunu değiştirir ve ebeveynler bu hareketlilikten dolayı düzenli bir gece uykusu geçiremezler. Bebek yüzünden ebeveynlerden birinin bir başka odada uyuması, anne-babanın birbirlerine ya da bebeğe kızgınlık duymalarını sağlar. Bebeğin ve ebeveynin uyku zamanları denk gelmeyebilir, ebeveynin bebekle birlikte erken yatması gerekir dolayısıyla ebeveynin akşamları kendisine ayıracağı vakitler kısalır. Aynı zamanda ebeveynin özel yaşam süresini de azaltır. Eğer böyle bir durum yaşıyorsanız sizi neyin yönlendirdiğini anlamaya çalışın. Eşinizle uyumak istiyorsanız, uyumalısınız ama ayrı uyumak istiyorsanız ve bunun için bebeğinize kızmak yerine kendi problemlerinizin ne olduğunu görmeye çalışın. Birlikte uyumak, ebeveyn ve çocuk arasındaki ilişkiye bağlı olarak ortaya çıkan uyku sorunlarının gidermesini zorlaştırır. Bütün bu saydıklarımıza ek olarak, birlikte uyumanın getirdiği en önemli olumsuzluk, ‘’Ani Çocuk Ölümü Sendromu (AÇÖS)’’ riskini arttırmasıdır. Yatakta kullanılan yumuşak yastıklar ve buna benzer malzemeler AÇÖS ve boğulma riskini arttırır. Ayrıca ebeveynin alkol ve ilaç kullanımı, yatakta uyuyan insan sayısının artması ve çocuğun dar bir alanda uyuması, ebeveynin derin uyuması da bu riski arttıran etkenler arasındadır. Beraber uyuma yöntemini uygulamak isteyen ebeveynler, olumsuz özellikleri ortadan kaldırmak için bir takım önlemler alabilirler. Bebeği sırt üstü yatırmak, evde sigara içmemek, oda ısısını belirlenen uygun bir derecede tutmak ve bebeği buna göre giydirmek bu önlemler arasında sayılabilir. Bazı çalışmalara göre de bebeği emzikle uyutmak, Ani Çocuk Ölümü Sendromu riskini azaltmaktadır. Ancak araştırmalara göre bebek uyku esnasında emziğini ağzından attıktan sonra, emzik yeniden takılmamalıdır çünkü uyurken atılan emzik, emziğin koruyucu etkisini kaybettiğini gösterir. Yine de emziğin AÇÖS’na karşı nasıl bir koruma sağladığı açığa kavuşmuş değildir. İki ile altı ay arasında AÇÖS riski önemli ölçüde azalır. Yatağın yüzeyinin düz ve sert olması, çocukla yatan kişi sayısının az olması, yatağın diğer mobilyalardan uzakta olması da risk faktörlerinin azaltılmasında kullanılacak yöntemlerdir. Eşiyle birlikte uyumayı tercih eden, bebeğin hareketliliğinden rahatsız olan ve birlikte uyuma yöntemini aynı yatakta gerçekleştirmek istemeyen ebeveynler, bebeklerinin yataklarını odalarına alarak doğabilecek sorunların üstesinden gelebilirler. Böylelikle çocuk hem tek başına uyumayı öğrenir ve sizin de erkenden yatağınıza gitme zorunluluğunuz ortadan kalkar. Yakın Uyuma Yöntemi’ni de tercih etmek istemeyen ebeveynlerimiz için bir sonraki yazımızda diğer uyku yöntemlerinden bahsedeceğiz. Hazırlayan: Psk. Ecem ÖZTUNA Referanslar: Ferber, R. (2011). Çocuklarda Uyku Sorunları ve Çözümler. İstanbul: Gün Yayıncılık . Midell, J. A. (2007). Sleep Deprived No More. Cambridge: Marlowe & Company. Stirling, S. (2011). Çocuğunuz ve Uyku. İstanbul: Mikado Yayınları. TRACY HOGG - YATIR KALDIR YÖNTEMİ 3 temel uyutma yönteminden birisi. Bebeğin uykusu geldiği zaman yatağına bırakılması ve yanında ses tonu ve dokunuşlarla uykuya dalmasını sağlamak. Bebek ağladığı anda ise asla bebeğin uzun süre ağlamasına izin vermeden hemen kucağına dik pızisyonda almak, yine sallamamak, sakinleştirmek. Ağlaması kesildiği anda hiç beklemeden aynı rutinde yatağında geri yatırmak. Bu yatır/kaldır lar ile devam eden süreçte de bebeğin tek başına uyumasını sağlamak. Beni cezbedeb yönü bebeğin 5dk ya da 10 dk her ne olursa olsun ağlamasına izin vermek, ağlarken yalnız bırakmak gibi temel taşı olan Feber yönteminden uzak olması idi. Yatır kaldır yöntemi bebek kaç aylıkken uygulanmalı; 4 ay – 1 yaş arası bebeklerde uygulanır. En uygun zamanı bu 4 ay geçip emekleme dönemi gelmeden ki arada yöntemi yaşamak. Aksi halde beek kendi kendine dönmeye ve kalkmaya başladıkça uygulaması daha zor olacaktır. Ne kadar sürede işe yarar? Alışma süreci her bebek için değişken bir sürece sahip. 2 gün ile başlayıp 1 ya da 2 haftaya kadar uzayabiliyor. Uyutma süreci ne kadar sürer? Başlangıçta 1-2 saat ile başlayıp 15 dakika ile yarım saate kadar sürebilir. Yatır/Kaldır Yöntemini uygularken neyi yapmamak gerek? Bebeğin bu uyutma sürecinde farklı formatlarda uyumasına izin vermemek gerek. Örneğin emzirirken uyumamalı. Ya da arabada seyahat ederken. O yüzden bu maraton devam ederken bir süre uyku zamanlarında evde kalmakta fayda var. DİĞER YÖNTEMLER Uyku eğitimi ile ilgili bu yazımızda, Ferber ve Yakın Uyuma Yöntemleri dışında bebeğinize ve size faydalı olabilecek diğer uyku yöntemlerinden bahsedeceğiz. DEVAMLI GÜVEN DESTEĞİ Devamlı Güven Desteği adı verilen bu yöntem, anne ile bebek arasında kurulması gereken güvenli bağlılığa dayanır.Devamlı Güven Desteği sağlamanın en güzel noktası bebeğinizi ağlarken tek bırakmanız gerekmez. Peki, bu yöntem nasıl işler? Bebeği yatağına yatırıp kapıya yöneldiğinizde, arkanızdan ağlamaya başlar. Bebek, ağlamaya başladığı an geri dönün ve onun sırtını okşayarak rahatlamasını sağlayın. Bebek uyuyana kadar bunu devam ettirerek bebeğinize eksikliğinizi hissettirmeyin. Hemen hemen bir hafta içerisinde sonuç alacağınız bu yöntemde bebeğinizi uyutmaya çalışırken onunla göz temasına girmekten kaçının. ÖDÜLLENDİRME Ödüllendirme, bebeklere uyuma alışkanlığı kazandırmak için kullanılabilecek diğer bir yöntemdir. Bu yöntemde ödüllendirme olarak öpücükler ya da bebeğin sevdiği oyuncaklar kullanılabilir. Ancak bebek, ödülünü hak edebilmek için yatağından başını kaldırmaması ve kucağa alınmak istememesi gerektiğini öğrenmelidir. Bebeğinizi yatırdıktan sonra onu tekrar öpeceğinize dair söz verin ve bunu uygulayın. İkinci öpücüğü vermek yerine ona oyuncaklarından birini de ödül olarak verebilirsiniz. Bu yöntem hem uygulaması daha kolay hem de bebeğiniz için rahatlatıcıdır. Bir hafta içerisinde verilen ödül sayısında ve bebeğin uykuya dalış sürelerinde değişimler gözlenir. Bu yöntemin de diğer yöntemler gibi sabır gerektirdiğini unutmamalıyız. YAVAŞÇA GERİ ÇEKİLME Yavaşça Geri Çekilme, bebeğinizin uykuya rahat dalabilmesi için kullanabileceğiniz bir diğer yöntemdir. Bu yöntem diğerlerine göre daha fazla zaman alır. Bebeği yatağına yatırdığınızda onunla uzanmanız gerekmez. Sadece odasında bulunmanız ve varlığınızı bebeğe belli ederek ona, kendisinin rahat ve güvenli bir ortamda olduğunu hissettirmeniz gerekir. Bu yöntem için dikkat etmeniz gereken kural, bebeğinizle göz teması kurmamanızdır. Göz temasından kaçınmak için ona kitap okumak önerilen bir yöntemdir. Uyku süreci içerisinde, bebeğinizin yanında dururken olabildiğince onunla ilgilenmekten kaçınmalısınız. Bu yöntem diğer yöntemlere göre daha uzun süre sonra etkisini gösterir. Yavaşça Geri Çekilme yöntemi uygulaması, bebekten, önce odası içinde uzaklaşmakla başlar. Ona uzak mesafeden kitap okumak ya da odasında bir şeylerle meşgul olmak yeterlidir. Bebeğin odasından çıkıldığında, onun ağlamalarına engel olabilmek için evin bebek odasına yakın yerlerinde bir takım işler yaparak bebeğinize yine onun yakınında olduğunuzu göstermeniz önem taşır. Hazırlayan: Psk. Ecem ÖZTUNA Referanslar: Ferber, R. (2011). Çocuklarda Uyku Sorunları ve Çözümler. İstanbul: Gün Yayıncılık. Midell, J. A. (2007). Sleep Deprived No More. Cambridge: Marlowe & Company. Stirling, S. (2011). Çocuğunuz ve Uyku. İstanbul: Mikado Yayınları.

1 yorum:

  1. KİTAP ÖNERİLERİ:
    1.Bebek Gelişimi ve Davranışları DR.Martha Sears gün yayıncılık

    2.Bebek Bakım Sorunlarına Mucize Çözümler tracy hogg gün yay.

    3.Çocuklarda Uyku Sorunları ve Çözümleri richard feber gün yayıncılık

    4.Çocuğunuzla Birlikte Büyümek naomi aldort doğan kitap

    YanıtlaSil